23 Nisan 1920’de Ulusal Egemenliğin Sireti TBMM’nin Açılışının 97. Yıldönümü

0

23 Nisan 1920’de Ulusal Egemenliğin Sireti TBMM’nin Açılışının 97. Yıldönümü Vesilesi ile;

23_Nisan

Bundan tam 97 yıl önce, 23 Nisan 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin dualarla açılışının yıldönümünü coşku ile kutluyoruz. Hele 15 Temmuz garabetinden sonra Ulusal Egemenliğin ve Bağımsızlığın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Önemli olan bir sistemin adı kadar, o sistem adı altında yapılan uygulamalardır. Bugün,  Küresel Irkçı Emperyalizm’in maşası bir takım terör örgütlerinin,  Kelime-i Tevhid bayrağıyla “İslam Devleti” adını verdikleri düzen altında farklı mezheb ve inançlara yaşam hakkı tanımayıp, “İslam” adına zulmetmesi ne kadar yanlış ise, “Demokratik Cumhuriyet” beşeri nizamı altında yapılan ve yapılacak olan dayatma ve baskılar da aynı düzeyde kabul edilebilir değildir.

Arapça “halk-topluluk” manasına gelen “Cumhur” kelime kökünden gelen, İslam Tarihi’nde de “Hulefai’r Raşidin” dönemine “El – Cumhuriyye”adını veren Cumhuriyet aslında İslam ile birlikte daha derin bir anlam kazanmıştır. Evet! “Cumhuriyet bir İslam nizamıdır.”diyemeyiz, ancak İslam Siyasi Düzeni’nde Cumhuriyet’in nüvelerini bulabiliriz. Peygamber Efendimiz(SAV)’in gazvelerde ve bir takım önemli meselelerde ashabı ile istişarelerde bulunması, istişare ve kişisel görüşlere verdiği önem, bu sistemin İslam toplumunda ne denli önemsendiğini gösterir.

Peygamber Efendimiz(SAV)’den sonra ilk dört halifenin bir nevi seçim “Şura” usulü ile yönetime gelmesi ve halifelerin de yapılacak cihad faaliyetleri, devlet yönetim kararları, atamalar gibi bazı önemli meseleleri istişare etmeleri, yine Türk Tarihi’nde “Kurultay”, Türk – İslam Tarihi’nde de “Divan “Meclisleri’nin varlığı bir nevi “Cumhuriyet” yönetiminin uygulamaları olarak görülebilir. Devlet – i Âli Osman’da, Lale Devri ile birlikte başlayan Batılılaşma etkisi ile uygulanan “Meşrutiyet” yönetimi de bir nevi “Demokratik Cumhuriyet” in provasıydı. Kurtuluş Savaşı’nı idare eden TBMM de Yeni Türk Devleti’nde “Cumhuriyet” yönetiminin ilk fiili uygulaması olmuş, bağımsızlık mücadelesinin ardından da Cumhuriyet rejim olarak ilan edilmiştir.

Bizim ilahi nizamımızda yer alan,“İstişarede hayır vardır.”, “Aranızdaki meselelerde meşveret(istişare) ile karar veriniz.”prensibi, modern eğitim bilimlerinde de “Akıl akıldan üstündür.” anlayışı ile geliştirilen“beyin fırtınası”, “altı şapkalı teknik” ve “istasyon tekniği”yle, herkesin görüşünün önemsendiği, fikirlerini özgürce ifade edebilmesi, bir nevi ulusal egemenliğin örnek bir uygulamasıdır.

Ulusal egemenliğe dayalı Cumhuriyet yönetiminde, çoğunluğun görüşü ile birlikte, azınlığın temsili de önem kazanır, her kesimin görüşlerine yer verilir.

Netice olarak şunu diyebiliriz ki, yönetim sisteminizin adı ne olursa olsun, önemli olan o isim adı altında yapılan uygulamalardır. Yaklaşık 13 Asır boyunca İslam’a büyük hizmetler yapan, dünyaya gerçek manada adalet getiren bu asil milletin, bu hizmetinin en önemli sırrı“Halka hizmet Hakk’a hizmettir” , “Yaratılanı Severim, Yaratandan Ötürü“, “Hükümdar hükümdar olmalı ki aç milleti doyura, çıplak milleti giydire”, “Ey Oğul! İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın” ilkesinde gizli ise, bu gün de Hak ve adalet üzerine kurulu, Hakk’ın va Halkın taleplerini baş tacı yapan bir anlayışa her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız olduğu aşikârdır.

Bu vesile ile her daim Halkın ve Hakkın hizmetinde olabilme dileği ile…

Enes İlhan POST

Yorum Yaz