Özel Enderun Lisesi 11-D
Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü
Seni selamların en güzeliyle selamlıyorum Ey Sıddık! Bu yazdıklarım makamına ulaşır mı, aciz bir kul olarak bu söz yığınlarım sana ulaştırılır mı bilmiyorum ama biçare yazıyorum!
Ya Ebabekir, doğruluğun, samimiyetin temsilcisi! Nasıl bir sevda bu sendeki, nasıl bir dostluk, nasıl bir sevgidir? Kimsenin inanmadığı ve alaya almayan tek bir kulun olmadığı o dönemde bile:‘’ Muhammed diyorsa doğrudur.’’ dedirten?
Ey Efendimizin sadık dostu;
Yıllarca nur yüzlü sevgiliyi mi bekledin sen?Gelse de her şeyimi ona versem mi dedin? Nasıl bir güven ne tür bir teslimiyetti ki bu 9 yaşındaki gözbebeğin kızını, canından parçan (Hz.) Aişe’yi gönderdin habibi Kibriya’nın yamacına? Onu diri diri toprak olmaktan kurtardığı için miydi bu minnettarlığın? Nasıl bir duygu aşıladın ki ona, bu kadar haberdardı her bilgiden annemiz?
Hz. Muhammed(sav)’e ve inandıklarına, getirdiklerine ve dahi O’nun ümmetine şefkatin, merhametin nasıl bu denli fazlaydı? Ey Allah’ım bedenimi öyle büyüt öyle büyüt ki cehennemi doldursun benden başkası giremesin, diyebildin? Bu kadar cesur muydun yani? Bu kadar çok muydu sevgin? Ya da ahir zamanın cehennem narıyla bağlantısını hissettin mi o kadar yıl önceden?
Sıddık! Dünya denen mezbelede dolanırken anlıyorum ne demek istediğini. ‘’Ey Allah’ım! Ahir zamanın gençleri çok zor durumda kalacak, bedenimi büyüt, onlar yanmasın!’’ demek miydi bu?
Sahabe-i Güzin’in baş tacı… Senin gibi de bir örnek var önümüzde. Doğrucu ve bir o kadar cesur. Senin gibi bir baba var önümüzde ‘’Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz?’’ diye ümmet-i Muhammed’e üzülen bir kız yetiştiren.
Bizler, bizi yetiştirmeye çalışan babaya asi; doğruyu söylemeye çekinerek Allah’ın rızasından vazgeçen fakat ateşin sıcaklığını bildiği halde -bu benim günahım- diyerek günahımızdan vazgeçmeyen bir nesiliz! Bunun için miydi onca sıkıntı? Ümmetin gençleri günaha ve harama âşık olsun diye mi? Ateşi bunca sevsinler diye mi? Ne farkımız kaldı ateşe tapanlardan çözemiyorum! Aah! Ne zaman akıllanacağız?
Ya Ebabekir !
Biz Müslüman olarak doğduk, çok şükür; fakat içinde olunca kıymet bilmiyoruz galiba? Seni ve diğer büyüklerimizi örnek almamız lazım gelirken günümüz mekânlarında boy gösterenleri örnek ediniyoruz kendimize. Bize gönderilenlerin izinden gitmemiz gerekirken çağımız teknolojisinin izinden gidiyoruz. Bu gidiş nereye kadar sürer kestiremiyorum bir dur demek lazım bu kesin; fakat nasıl “Dur” denir, bilmiyorum. Şimdi bir rüzgâr getirse sesini kulaklarıma, versen sorularımın cevabını. Siz büyüklerimiz gibi yapmalıyız sanırım. İlahı kılavuzumuzdan ayrılmamalı ve Müslüman kardeşlerimizle bağlanmalıyız birbirimize. Zira müslümanın müslümandan başka dostu yok değil mi ey dost! Rabbimiz şefaat hakkı tanıdığında şefaatine nail etsin bizleri de sizleri de bizden razı etsin. İslam’ı çağa göre yaşayanlardan değil, çağı İslam’a göre yaşayanlardan olmak duasıyla…
measselameh…