“Meşgul olmak, her zaman gerçek iş yapmak değildir.”
Thomas Edison
Ders çalışmayı ertelemek, odaklanamamak veya nereden başlayacağını bilememek… Birçok öğrenci akademik başarılarını artırma yolunda bu sorunlar ile karşılaşıyor ve bu sorunları aşma noktasında zorluk yaşayabiliyor.
Bu bağlamda çocuklarımızın sadece ne kadar çalıştığı değil, nasıl çalıştığı da büyük önem taşımaktadır. Doğru çalışma alışkanlıkları kazanmak, öğrencinin hem okul başarısının artmasına hem de kendine ayıracağı zamanın daha kaliteli hale gelmesine yardımcı oluyor.
Bizler de öğrencilerimize bilimsel olarak kanıtlanmış ve uygulanabilir verimli ders çalışma tekniklerini onların çalışma süreçlerine dâhil etmeye çalışarak en yüksek verimi almalarını hedefliyoruz.
Doğru ders çalışma alışkanlıklarını kazanabilmeleri adına öğrencilerimize aktardığımız ve onların ders çalışma süreçlerini daha verimli hale getiren bazı tekniklere kısaca bakacak olursak;
Feynman Tekniği: Nobel ödüllü fizikçi Richard Feynman’ın karmaşık konuları hızlıca öğrenmek ve derinlemesine anlamak için geliştirdiği dört adımlı bir öğrenme stratejisidir.
Bu dört adım sırasıyla: Öğrenilecek konuyu seçmek ve çalışmak – Konuyu basit bir dille anlatabilmek – Eksikler ve zorlanılan yerleri tespit etmek – Eksikleri gözden geçirerek tekrara almak.
Tekniğin temelinde “Bir konuyu kendi cümleleri ile basitçe anlatabilmek.” düşüncesi yatıyor.
Cornell Tekniği: 1940’larda Cornell Üniversitesinden Dr. Walter Pauk tarafından geliştirilen teknik, öğrenilen bilgileri analiz etmeyi ve kalıcı hale getirmeyi amaçlayan sistematik bir not tutma yöntemidir. Bu teknik, bir kâğıdı belirli bölümlere ayırarak zihnin bilgiyi işleme sürecini kolaylaştırır.
Pomodoro Tekniği: 1980’lerin sonunda geliştirilen bir zaman yönetimi tekniğidir. Bu tekniğin amacı kısa süreli sık çalışmalar ile ertelemeyi ve yapılan işin gözde büyümesini engellemek aynı zamanda da ufak molalar ile dikkati dağıtmadan odaklanmayı sağlamak ve zihinsel yorgunluğu önlemektir.
Aralıklı Tekrar Tekniği: Aralıklı tekrar tekniği, 19.yüzyılda Ebbinghaus’un keşfettiği “Unutma Eğrisi” teorisine dayanır. Bu tekniğin temel mantığı; bir konuyu belirli aralıklar ile ne kadar fazla tekrar edersek, o konunun zihnimizde çok daha kalıcı hale geldiğini söylüyor. Yapılan araştırmalar da yeni öğrenilen bilgilerin yaklaşık olarak %70-80 oranında kısmının 24 saat içerisinde unutulduğunu ancak konuyla ilişkili her tekrar yapıldığında unutma hızının yavaşladığını gösteriyor.
Yukarıda bahsettiğimiz ve üzerine eklemeler de yapabileceğimiz bilimsel temelli ve uygulanabilir teknikler öğrencilerimizin ders çalışma süreçlerinin daha verimli geçmesine ve kalıcı öğrenmeyi sağlayarak sınavlarda başarının gelmesine katkı sunuyor.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; akademik başarıya giden yolda masanın başında geçirilen saatlerin çokluğu değil, o saatlerin ne kadar verimli ve nitelikli değerlendirildiği önem arz ediyor.
Unutmayalım ki… Günümüz dünyasında fark oluşturan bireyler çokça zaman harcayıp sadece bilgiyi ezberleyenler değil; öğrenmeyi öğrenen, sorgulayan ve yorumlayabilen aynı zamanda da zamanını en verimli şekilde yönetebilen bireylerdir.
ORTAOKUL REHBERLİK SERVİSİ

