TOPLUMSAL HAYATTA İNSAN İLİŞKİLERİ
Bir ‘değer insan’ düşünün! Toplum hayatında kazanım değerlerini yaşayan ve yaşatan.. Böyle birisi olmak, o hasletlere sahip kişi ile arkadaşlık yapmak, bu insanlardan oluşan ’yüce’ bir toplumun ferdi olmak. Bir ütopya ama düşünselliği olan bir düş. Kurgulamaya değer…
İnsan davranışları belirli oranda diğer insanları da ilgilendirir. Hayattaki kuralların bir kısmı hukuka, bir kısmı örf ve adetlere bir kısmı da inançlara dayalıdır. Toplum hayatını düzenleyen kurallara uymak, insan ilişkilerini geliştirir ve kişilerin mutlu olmasını sağlar. Aykırı davranışlar kişileri mutsuz kılar, giderilmesi güç olan durumların meydana gelmesine neden olur. İnsan ilişkilerinde başarısız, sosyalleşme sıkıntısı varsa bu durum, insanı çevresinde sevimsiz, kaba ve saygısız duruma düşürebilir. Bu nedenle, insanların iyi alışkanlıklar edinmeleri ve bunu sürekli bir davranış haline getirmeleri kaçınılmazdır.
Her insan tek başına olduğu zamanlarda bile, iyi olanları gerçekleştirme yolunda çaba harcamalı ve olumsuzluklardan kaçınmalıdır, insanlar, diğer insanlarla olan ilişkilerinde dikkatli davranmalıdırlar… Bulundukları yerin kurallarına göre davranış göstermelerinin kendilerine değer kazandıracağını unutmamalıdırlar, insan önce iyi ile kötüyü ayırt edebilmeli, iyi olanları kendisi için istediği gibi başkaları için de istemeli ve bunu davranış haline getirmelidir, iyi ve kötüyü birbirinden ayıracağı için de çevrede olumlu izlenimler bırakır. Diğer taraftan insanın kendisini disipline etmesi, kurallara uyması, toplum hayatının vazgeçilmez bir unsurdur. Bu nedenle toplumda, davranış bozukluklarından arınmış, güven duyulan medeni insanlara ihtiyaç vardır.
Her toplumun kendine özgü ilişki kuralları, yaşam tarzı, yiyecekleri, giyim tarzı, değerler sistemi, davranış kalıpları ve dili vardır. Bütün bunlara o toplumun kültürü diyebiliriz, içinde yaşanılan kültür o toplumdaki insanlar arası ilişkileri de etkiler. Değerler ait olduğumuz grubun iyi veya kötü olarak nitelendirdiği özelliklerdir. Davranmak istediğimiz veya davranmayı arzu ettiğimiz tarzı simgeler. Aileye bağlılık, hayırseverlik ve konuk severlik toplumumuzun değerleri arasında yer alır.
Tabi ki ahlak kuralları sosyal hayatın dokusudur. Hem dinin hem de felsefenin ortak ilgi alanıdır. O olmazsa irade yerinde duramaz. Ahlâk, bir toplumda yapılması ve yapılmaması gereken davranışlara ilişkin kuralların bütünüdür, düzenleyicisidir. Normalliğin ölçütlerini belirlemede etik/ahlak bir sınır çizicidir. Örneğin insanlar, başkalarına ait olan mektubu okumaz, özel konuşmaları dinlemez, başkalarının odasına kapı çalmadan girmezler. Sosyal hayatta olgun ve tecrübeli bir kişi, ilişkilerinde karşı tarafın nasıl bir davranış göstereceğini tahmin etmeli ve ona göre hareketlerini düzenlemelidir. Bu davranış meydana gelebilecek olumsuz ilişkilen de engeller. Bu amaçla insan, önce bulunduğu toplumun değerlerini öğrenmelidir. Sonra karşılaştığı diğer insan veya toplulukların insan ilişkilerinde dikkat ettikleri hususları öğrenip, uygulayabilmelidir. İnsanlar tarafından alınan bu tür bir tedbir, istenmeyen davranışların da ortaya çıkmasını önlemiş olur. İnsanlar, toplum içinde bir arada yaşamak zorunda olduğuna göre, davranışlarında da göz önünde bulundurmaları gereken kurallar vardır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
Olgun bir kişiliğe sahip olmak için çaba göstermek;
Saygılı, hoşgörülü ve iyimser olmak;
Eleştiriyi yerinde ve zamanında yapmak;
Giyime önem vermek. Giysinin mevki yer ve zamana uygun olmasına özen göstermek;
Başkalarını rahatsız edici davranışlardan sakınmak;
Verilen sözü tutmak;
Ziyaretin kısa ve zamanlı olmasına özen göstermek;
Oturuş ve kalkışlarda hareketlere özen göstermek;
Gerektiğinde özür dilemesini bilmek;
Özel konuşma yapanların yanına gitmemek;
Cep telefonlarını uygun olmayan yer ve zamanlarda kapalı tutmak; Uygun olmayan el ve sözlü şakalardan kaçınmak; vb.
Kendimizi ifade edebilmek, istek ve ihtiyaçlarımızı açıklayabilmek, duygu ve düşüncelerimizi söyleyebilmek, başkalarını anlamak gibi birçok ihtiyacı gidermek için birbirileriyle iletişim kurmak zorundayız. Olumlu insan ilişkileri, bir eğitim ve davranış işidir. İnsan ilişkilerini belirleyen kurallar bilinip uygulandığı oranda; insanlar, medeni ve seviyeli bir toplum meydana getirmiş olurlar. Böyle bir ortamın oluşması sonunda insanlar haz ve gurur duyarlar. Bu bağlamda toplumda fertlerin eğitilip gerekli bilgi ve becerileri kazanmaları sağlanmalıdır. Ders programlarında uygulamalı örneklere yer verilmelidir. Aile içinde, iş hayatında ve daha geniş çevrede, uyumlu, huzurlu ve verimli bir hayat sürdürebilmek, insan ilişkilerinin beklenen derecede olmasına bağlıdır. Unutulmamalıdır ki insanların kendilerine ve birbirlerine saygı duymaları sosyal ilişki düzeyinin ve toplumdaki gelişmişlik düzeyinin de göstergesidir. Dürüstlük, başkalarına zarar vermemek ve güvenilir olmak toplumda insan ilişkilerinde beklenen temel değerlerdir. Görgü kuralları ise sosyal ilişkilerde yerelliği simgeler ve uyumu hızlandırır. Kabul edilme, ait olma ve biz duygularını geliştirir, toplumsal bütünlük ve dayanışmaya götürür.
Bu toplum bizimse bizle birlikte güçleniyorsa değerlerimizi söndürmeyelim. Toplumu toplum yapan ve toplumu ayakta tutan değerleri çevrenin ya da bir başkasının korumasını beklersek toplum körelir ve yok olmaya mahkûmdur. Değerlerine sırt dönmüş, değerlerini köreltmiş bir bireyin kimseye yararı olmadığı gibi zararları da saymakla bitmez.