Beni bırakıp gitmek zorunda olduğun için tükenmemiş bir kırgınlığım olsa da, her geçen gün daha da çirkinleşen bu dünyayı görmediğin için şanslı olduğunu düşünüp, seviniyorum. Her yerde insan, her yerde nefes, her yerde yalnızlık. İstanbul kocaman kalabalık, İstanbul kocaman yalnızlık… Senin zamanında da böyle miydi şehir? Sadece şehir değil merak ettiğim dünya da böyle karanlık ,kasvetli, şüpheli ve yalnız mıydı o zamanlar? Her yerde çok ses var anne, çocuk sesi, araba-vapur sesi, anne- babaların bağırışı. O kadar çok ki ayırt etmekte bazen ben bile zorlanıyorum. Ama bazen o kadar yükseliyor ki sesler fark edemiyorum bile gürültüyü. Nefes alırken genzim yanıyor anne, havadaki zehirli gazları içimde hissediyorum. Halbuki babamın okuduğu kitaplarda böyle değil dünya kuş cıvıltıları var mesela orada, çiçek kokuları, insan kahkahaları, hoş sohbetler, yardımseverlik, iyilik var anne. Ama dünya artık temiz olmadığı gibi yardımsever de değil. Herkesin içinde bir acımama duygusu… Acıma hissinden yoksun bir dünya…
Haberlerde duyduklarım çok canımı yakıyor, öldürülen kadınlar, kavga eden yöneticiler, kaçırılan çocuklar, ülkesini terk etmek zorunda kalanlar, şehit düşen askerler, kazalar, yangınlar, seller, depremler… Daha çok şey var yazılacak daha fazla üzmek istemem seni, bilirim benim için üzülürsün oralarda üzülme anne ben içimde umutlar büyüttüm, bitmeyecek hayallerim var.
Yüreği temizdir bizim insanımızın, temizler tüm kirliliği, mis gibi erguvan kokar Mayısta bu şehir. Laleler tüm zarifliliğiyle kuşlara ilham olur yine cıvıltıları için., savaşlar biter, bebekler ölmez, bayramlar zehir olmaz anne. Çikolata kaplı hüzünlerimiz biter bir gün anne. Geçim sıkıntısıyla meyhaneye gitmeden sarhoş olanlar var anne. Para yüzünden birbirlerini terk edip, yuvalarını dağıtanlar var. Gençler sokakta uyuşturucu krizine girip, birbirlerini öldürüyorlar. Küçücük çocuklarını seçim yapmak zorunda bırakanlar var. Birbirlerine güvenmeyen kardeşler var. Bayram ziyaretini değil de bayram tatilini bilenler var. Para için ülkesini ter edip ana dilini unutanlar var. Sevgiyle değil mantıkla evlenenler var anne. Kendine emanet edilen çocuğu dövenler var. Ama gül yüzlü çocuklarda var anne bizim geleceğimiz olan çocuklar. Onlar benim dilediğim dünyayı yapacaklar anne. Onlar hayal edecek, onlar tasarlayacak, onlar kendi dünyalarında yaşayacaklar anne.
Mesela insanların gereksiz şeylerden dolayı hayatlarından gerekli şeyleri atıp hayatlarını mahvetmelerine izin vermeyecekler. Yol vermenin sadece trafikte değil de hayattaki önemsiz şeyler için de geçerli olduğunu da öğretecekler. Hayat ne gideni geri getirir, ne de geçen zamanı geri çevirir, ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşa ya da yaşamadım diye ağlama. Hayata bu felsefeyle bakınca hiç ağlamayacak mıyım diyorum kendi kendime. Ama hayat durup bir mucize gerçekleşmesini bekleyecek kadar uzun değil malesef. Güven her şeyi hazmeden mutluluktur. İnşallah bir gün o 00çocukların kalbi benim dünyam olur.
İçinde senin olduğun bir dünya isterdim anne, seninle geceleri sımsıkı sarılıp uyuyabileceğim bir ev isterdim geceleri silah, bomba, ateş sesleriyle değil de senin anlattığın hikayelerle uyumak isterdim. Seninle saatlerce yürüyebileceğim bir yol olsun isterdim, sonu olmayan bir yol, o yolda ağlayan çocuklar değil de neşeyle koşan çocuklar olsun isterdim. Barış olsun isterdim, insanların birbirlerini kavgayla değil de anlayışla karşılayacağı bir dünya isterdim. Boşanma mahkemeleri değil de barışma mahkemeleri kurulsun isterdim. Masmavi bir gökyüzünün olmasını isterdim bazen bulutlu olup tekrar eski haline dönen. Herkesin beraber olduğu bir dünya isterdim, herkesin birbirine iyi davrandığı, ve birlikte yol almanın mümkün olduğunu bildiği bir dünyada yaşamak isterdim. Herkesin bu konuda kar tanelerini örnek almalarını isterdim. Hayat öyleydim, böyle olacağım diyemeyecek kadar kısa ve bu kısa yolculukta insanların birbirlerini itip kakıp değil de birbirlerine yardım ederek geçirmelerini isterdim. Savaşın olmadığı bir dünya isterdim, insanların savaşa ayırdığı zamanı birbirilerini sevmek, anlamak için kullanmalarını isterdim. Yardım ederken karşısındaki insana acıyarak değil de merhametle yaklaşmalarını isterdim. Bunlar tamam da sen niye gittin anne? Bana mı kırgınlığın ya da kızgınlığın kendine mi? Yüzünü bir kere bile görebilseydim bende sana istediğim dünyayı bir aynayla anlatabilirdim. Anne ölüm seni yanıltmasın sakın bir düşün yaşayanları, yaşadıklarını. Babamı düşün mesela ne kadar mutsuz sen yanımızda olamadığın için. Ben insanların dostlarıyla doya doya yaşayabilecekleri bir dünya isterdim. Çünkü her şey bozulur, dostluk baki kalır. İnsanların yüreklerinde bir umut olsun ve umudunu yaşayabilecekleri kadar hayallerine sahip çıksın, güçlü dursun isterdim. İçinde hayalperest insanların olduğu değil de hayallerini gerçekleştiren insanların olduğu bir dünya isterdim. İnsanların tek başlarına hareket edemeyeceklerini bilmelerini isterdim. Hiçbir iş tek başına yapılmaz biri iter, biri gider. İnsanların birbirlerini kavga etmek için değil de, mutlu etmek için kalplerini kullandıkları bir dünya isterdim. Küçücük çocukların anne baba diye değil de şeker mi çikolata mı diye seçim yapabilecekleri bir dünya isterdim. Sevgilerin gelip geçici değil de ölümüne kadar olmasını isterdim ya da olmasını isteyen ve çaba gösteren insanların olduğu bir dünya. Gelmeyeceğini bildiğim değil de gitmeyeceğini bildiğim bir annem olsun isterdim yanımda. İnsanların gereksizlere, önemsizlere değer vermeyeceği, onun yerine değer verdiklerini gözden geçirebilecekleri bir dünya isterdim. İnsanların rüyalara değil de gerçek hayatla ilgilenmelerini isterdim. Çocukların elinde sigara değil de, kağıt helva olmasını isterdim. İnsanların hayata makyaj yapmalarını değil de akan kusurları silmelerini isterdim. İnsanların hatalarından ders çıkarmalarını ya da buna izin verecek bir dünya isterdim. İnşaların empati kurarak yardımcı olmalarını isterdim. Geçmişin güzel anlarını özlemek yerine geleceğe güzel anlar bırakmak isterdim. İnsanların hayatta girecekleri sınavları değil de zaten hayatın bir sınav olduğunu bilmelerini isterdim. Tüm bunlar belki gerçekleşemeyecek düşünceler belki imkansıza yakın hayaller… Ama içimi ısıtan, yaşadığım karanlığı aydınlatan, gönlüme baharlar getiren, ruhumdaki karları eriten hayaller bunlar, hayal değil umut bunlar…
Siyahtan başka rengi bilmeyen beynim, dünyayı bir kere bile göremeyen gözlerimle bu kadar umudu nasıl biriktirdim gönlümde bende bilmiyorum. Soğuk bir mezar taşında kokunu duyma arzumla dokunuyorum toprağına… Umutlarımı sende hisset diye oralarda. Ey canımın gökyüzü yalnız bırakma beni umutlarımda…
SUDENUR İÇLİ
Özel Gençlik İlkokulu/Ortaokulu Öğrencisi