İlk modern lâboratuarı kuran bilgin… Tıp tarihinde ilk defa kobay kullanan hekim… Ebubekir er- Râzî… Türk kökenli Müslüman bilim adamı, 865 yılında Horasan’ın Rey kentinde doğdu. Tıp ilmini temellendirip sistemleştiren Râzî, elliden fazlası tıp kitabı olmak üzere, değişik alanlarda 230 eser bıraktı. “Bütün bilgiler” anlamındaki el- Hâvî adlı tıp ansiklopedisi, 18. yüzyıla kadar Avrupa üniversitelerinde ders kitabı olarak okutuldu. Çiçek ve suçiçeği hastalıklarının farklılıklarını ortaya koyan özgün tespitleri nedeniyle, 1970 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından şükranla anıldı. Râzî, tarihte ilk kez modern anlamda bir laboratuar kurarak, kimyayı tıpta kullandı. Tasarladığı beher, kabak şekilli kap, damıtma imbiği, değişik tipte fırın ve ocakların bir çoğu günümüzde de kullanılıyor. Çalışmaları sırasında yeni kimyevî maddeler ve yeni yöntemler geliştiren Râzî’nin en önemli başarılarından birisi, farklı organik maddeleri damıtmak suretiyle çeşitli yağlar, tuzlar ve boyalar elde etmesidir.
Râzî (Farsça: الرازي, Latince: Rhazes) ya da tam adıyla Ebû Bekr Muhammed bin Zekeriyyâ er-Râzî (865, Rey – 925, Rey), Farssimyacı, kimyager, hekim ve filozof.Gençlik yıllarında edebiyat ve musiki ile ilgilenmiştir ve geçimini kuyumculuk yaparak sağlamıştır. Râzî doğduğu şehir olan Rey’de felsefe, matematik, doğa bilimleri ve astronomi eğitimi yaptıktan sonra Bağdat ve başka İslam şehirlerinde öğrenimini tamamladı. Daha sonrasında da tıp öğrenimi gördü. Rey ve Bağdat hastanelerinde başhekim olarak çalışan Râzî’nin eserlerinin hemen hemen hepsi Latinceye çevrilmiştir. Tıp alanında yazdığı Hâvî adlı ansiklopedi 17. yüzyıla kadar alanında en önemli başvuru kaynağı olmuştur. Râzî’nin tıp bilimine yaptığı en önemli katkılardan biri de ilk defa kimyayı tıbbın hizmetine sunmuş olmasıdır.
Hayatı
Razî eczacılık, simya, müzik ve felsefe dallarında son derece önemli katkılar yapmıştır. Farklı alanlarla alakalı yaklaşık 200 kitap ve makalesi vardır.Pediyatri’nin babası olarak bilinir. Ayrıca göz bilimleri konusunda da otorite kabul edilmiştir. Alkol ve gazyağını bulan ve çiçek hastalığını kızamıktan farklı olduğunu ilk keşfeden kişidir. İngiliz oryantalist Edward Granville Brown’a göre tüm zamanların en yetkin bilim adamlarından biridir.Daha çok tıp-eczacılık alanındaki başarısıyla tanınmıştır. İS 750 yılından sonra Türk ve Pers kültürlerinin katılmasıyla kozmopolit bir hal alan İslam medeniyeti her alanda ilerleme kaydetmeye başlamıştır. Bu dönemde birçok İslam şehrinde büyük kütüphaneler kurulmuştur. Bunlar aynı zamanda araştırma merkezleriydi.
Kişiliği ve başarıları
Antik çağa ait birçok kitabın çevirileri yapılmıştır. Antik Çağ’da Thales’le başlayıp gelişen doğa felsefesinin İskenderiye kütüphanesinin yakılmasıyla kesintiye uğramasından sonra İslam uygarlığı içinde tekrar doğuşu Ebu Bekir el Razi ile olmuştur. Bunun yanı sıra Aristoteles ve idealizm felsefesinin takipçisi Farabi’yi ve idealizm ve doğa felsefesini birleştirmeye çalışan İbni Sina’yı önemli isimler arasında sayabiliriz. Ebu Bekir el Razi İslam içindeki önemli akımlarla çatışmaya girmiş ve İslam uygarlığı içinde Thales benzeri bir gelenek kuramamıştır. Daha sonraları Moğol istilası ve Haçlı seferleri’nin sonucu olarak bu gelişme durmuştur. Bilhassa Moğol istilası bu elde edilen gelişmelere büyük darbe vurmuştur. Sadece Sivas kütüphanesinin yakılmasında 250.000 kitap yok olmuştur.
Din Hakkında Görüşleri
Razi’ye atfedilen din ile ilgili birçok çelişkili söylem bulunmaktadır. Biruni’nin kaleme aldığı Razi’nin Bibliografisi (Risāla fī Fihrist Kutub al-Rāzī) isimli kitaba göre Razi iki adet “kafir kitabı” yazmıştır: “Fī al-Nubuwwāt” (Kehanetler Üzerine) ve “Fī Ḥiyal al-Mutanabbīn” (Sahte Peygamberlerin Hileleri Üzerine). Bu kitapların ilki Biruni’ye göre “dinlere karşı olduğu iddia ediliyordu” ve ikincisi de “peygamberlerin gerekliliğine saldırdığı iddia ediliyordu.” Risale isimli eserinde Biruni, Razi’nin dini görüşlerini eleştirir ve fikirlerine ihtiyatla yaklaştığını söyler ve hatta Razi’nin Mani dininden esinlendiğini iddia eder. Bununla birlikte Biruni Razi’nin, aralarında Fi Wujub Da‘wat al-Nabi ‘Ala Man Nakara bi al-Nubuwwat (Kehanetleri İnkar Edenlere Karşı Peygamberin Öğretilerini Yayma Zorunluluğu) ve Fi anna li al-Insan Khaliqan Mutqinan Hakiman (Bu Adamın Zeki ve Kusursuz Bir Yaradanı Var) da olan din hakkındaki başka kitaplarını da çalışmaları altında “dini bilimler” başlığında listelemiştir. Razi’nin din ile ilgili günümüze kadar ulaşmış herhangi bir çalışması bulunmamaktadır.
Razi’ye atfedilen pek çok görüş ve alıntı Razi’nin günümüze ulaşmış eserlerinden değil, aslen Abu Hatim al-Razi tarafından yazılan, Aʿlām al-nubuwwa isimli bir kitaptan gelmektedir. Abu Hatim, bir İsmaili misyoneriydi ve Razi’yle münazaralarda bulunurdu; ancak bu misyonerin Razi’nin görüşlerini güvenilir bir şekilde kaydedip etmediği halen tartışılmaktadır. Eski tarihçilerden Al-Shahrastani, “bu tip suçlamalara genel olarak şüpheyle yaklaşılmalı çünkü suçlamalar Muhammed bin Zekeriya Râzî tarafından sert bir şekilde saldırılan İsmaililer tarafından yapılmışlardır.”diye iddia etmiştir.
Abu Hatim’e göre Razi dinler hakkında şiddetli eleştirilerde bulunmuştur; özellikle de peygamberlik deneyimi sonucu vahiy inmiş dinlere karşı.Razi, “[Tanrı] bir takım kişileri diğerlerinin üzerine tayin etmemeli ki bu onlara zeval getirecek şekilde birbirlerinin aralarında ne rekabet ne de anlaşmazlık çıkmasın” demiştir.
Vefatı
Müşfik, cömert ve çalışkan bir insan olan Râzî, öğrencileri ve hastaları ile ilğilenmediği zamanlarını hep okuyup yazarak geçirmiştir. Muhtemel olarak yoğun çalışma performansının bir sonucu olarak hayatının sonlarına doğru parkinson hastalığına yakalanmış gözlerine katarakt inmiştir. Hastalıkları sebebi ile doğduğu yer olan Rey’de 925 yılında vefat etmiştir. (Kaya, 2007: 479)
Bu dönemde İslam uygarlığının en önemli başarısı Budistlerden aldıkları rakamlarla antik dönem eserlerden elde ettikleri geometriyi sentezleyerek analitik geometri ve cebiri geliştirmeleridir. İspanya’daki Endülüs uygarlığı aracılığıyla bilhassa İbni Rüşd ve diğer bilim adamlarının eserlerinin Latinceye çevrilmesi Bertrand Russell’ın deyimiyle Avrupa uygarlığının doğuşu olmuştur. El-Râzî ğözlerine inen katarakt dolayısıyla öğrencilerinin ameliyatla tedavi önerisini, ” Artık çok geç, zaten dünyayı yeterince gördüm!” diyerek kabul etmemesi ona yakışan bilgece tavır olarak nitelendirilir.
Receuil des traites de medecine adlı eserde hasta birini tedavi eden Râzî betimlemesi.
Eserleri
Râzî kendisininde ifade ettiği üzere kaleme aldığı ikiyüz’den fazla eseri vardır. Ancak bunlardan sadece ellidokuzu günümüze ulaşabilmiştir. Bunlardan birkaçı:
- El-Hâvi (20 cilt), 907, (Latince başta olmak üzere 11 dile çevrilmiştir. Döneminin tıp alanındaki en ayrıntılı ve bilgi içeren ders kitabıdır.)
- Kitabul-Mansur, 920,
- Kîtâb sırru sınâ’ati’t-tıb.
- Kitâbü’t-Tecârib.
- Et-Tıbbü’l-Mansûrî.
- El-Hâvî yahut el-Câmi’u’l-kebîr.
- Ahlaku’t-tâbib. Mahmut Kaya ” Ünlü Hekim Filozof EbûBekir er-Râzî ve Hekimlik Ahlakı ile ilgili Bir Rîsâlesi ” başlığı ile Türkçeye çevirip neşretmiştir.
- Makâle fî emârâti’ikbâl ve’d-devle. Mahmut Kaya ” İkbâl ve Devlete Kavuşmanın Belirtileri ” başlığı ile Türkçeye tercüme edip yayınlamıştır. İslam Filozoflarından Felsefe Metinleri. (İstanbul 2003. s. 101-103)
- Makâle fîmâ ba’de’t-tabî’a.
- Et-Tıbbü’r- rûhânî. Hüseyin Karaman Ruh Sağlığı adıyla Türkçeye çevirmiştir.(İstanbul 2004)
- Es-Sîretü’l-felsefiyye. Mahmut Kaya ” Filozofça Yaşama ” başlığıyla Türkçeye tercüme etmiştir. Felsefe arşivi, sy. 27, (İstanbul 1991, s.91-201)