Mustafa Behçet Efendi(d. 24 Nisan1774, İstanbul – ö. 17 Nisan1834, İstanbul), Osmanlı saray hekimi.
III. Selim ve II. Mahmut devirlerinde Osmanlı saray hekimliği yapan Mustafa Behçet Efendi, Tıbbiye’nin kurulmasında emek vermiş; tıp ve tabiyat bilimlerinin önemli eserlerinden bazılarını Türkçe’ye çevirmiştir. Onun bu çalışmaları o devirde Osmanlıla’da hâkim olan tıp ve biyoloji anlayışı dışına çıkma eğilimi gösteren ilk çalışmalar idi.
Yaşamı
1774 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası, Divan-ı Hümayûn kâtiplerinden şairliği ile de tanınan Mehmed Emin Şükühi Efendi’dir. Üçüncü Mustafa Han devri hekimbaşılarından Büyük Hayrullah Efendi’nin torunu, Hekim ve şair Abdülhak Molla’nın ağabeyi, şair Abdülhak Hamid’in büyük amcasıdır.
Süleymaniye Tıp Medresesi’nde okuduğu sanılır. Öğrenimini tamamladıktan ve hekimlik deneyimi kazandıktan sonra, 1791’de Sinan Ağa Medresesi Müderrisliğine (asistan), 1796’da saray hekimliğine, 1803’te Padişah III. Selim’in hekimbaşlığına getirildi. Hekimbaşı olduğu sırada padişahın verdiği para ile Bebek’te “Hekimbaşı Yalısı” adıyla anılan yalıyı aldı; yanında bir botanik bahçesi oluşturdu ve ömrü boyunca bu yalıda yaşadı[2]. 1807’de Padişah III. Selim’in tahttan indirilmesi üzerine hekimbaşılığı sona erdiyse de, on yıl sonra, Padişah II. Mahmud zamanında yeniden hekimbaşı yapıldı. Bu atanma sırasında devrin bir diğer önemli tıp adamı olan Şanizade Ataullah Efendi ile arasında bir siyasi çekişme yaşandı.
1821 yılında II. Mahmut’un yakınlarından Halet Efendi aleyhinde konuştuğu öne sürülerek hekimbaşılık görevinden alındı ve kardeşi Abdülhak Molla ile birlikte Keşan’a sürüldü. Onbir aylık sürgünden sonra affedilerek İstanbul’a döndü ve 1823’te üçüncü defa hekimbaşılık görevine getirildi.
Kendisi medrese öğrenimi görmüş olmasına rağmen tıp biliminin medresede değil, okullarda modern yöntemlerle öğretilmesi gerektiği görüşünde olduğu için bu konuda çeşitli girişimlerde bulundu, sonuncusu başarıya ulaştı[3]Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk cerrahhanesi onun önerisiyle 14 Mart 1827’de Şehzadebaşı’daki Tulumbacıbaşı Konağı’nda Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla kuruldu. Okulun kuruluş günü olan 14 Mart, günümüzde Tıp Bayramı olarak kutlanır. Mustafa Behçet Efendi bu okulun nazırlığını yaptı.
1831 yılında İstanbul’da ilk defa kolera salgını görüldüğünde, henüz mikrobu bulunmamış olan bu hastalık hakkında halkı bilgilendirmek için “Kolera Risalesi” adlı bir kitapçık yayımladı; basılı ilk Türkçe tıp kitaplarından birisi olan bu risalesi Almanca’ya da çevrildi.
Farsça, Arapça, İngilizce, Almanca ve Fransızca öğrenen Mustafa Behçet Efendi, 18. yüzyılın ünlü bilim adamlarından Comte de Buffon’un “Genel ve Özel Tabiyat Tarihi” adlı 44 ciltlik dev eserinin iki kitabını, Arap tarihçi Şeyh Abdurrahman Ceberti’nin Fransız işgali altındaki Mısır’ın birkaç yıllık tarihini günü gününe tutulmuş notlarla anlatan eserini de Türkçe’ye kazandırdı.
Bu arada, eski çağlardan kalma tedavi yöntemleriyle ilaçları derlediği “Bin Sır” adlı kitabı yazmaya başladı; kitabı tamamlayamadan 1832 yılında hayatını kaybetti. Üsküdar’daki Nasuhi Dergahı’na defnedildi.
Mustafa Behçet, 1000 sır adlı kitabı için ölmeden önce 850 sır derleyebilmişti. Kardeşi Abdülhak Molla’nın bitirmeye çalıştığı bu eseri tamamlayarak yayına hazırlayan, Abdülhak Molla’nın oğlu Hayrullah Efendi oldu.