İlk Halife

0

LAMİA BETÜL ÇAKIR
Özel Enderun Anadolu Lisesi 9-A
İLK HALİFE

Cahiliye zamanında bir gün büyük bir ağaç dalının yanında otururken dal başına eğilir ve bir ses işitilir:“Yakın zaman da Kabe’de Haşimoğulların’dan Abdülmuttalib’in evladından Muhammed adlı bir Peygamber çıkacaktır. O’nun kadar şanı büyük bir Peygamber ne gelmiş ne de gelecektir. Peygamberler’in sonuncusudur. O’nun dinine önce sen gireceksin, O’na en yakın sen olacaksın “ dedi. Ben de o ağaca hitaben ”O peygamber zuhur ettiği zaman bana haber ver “ dedim. Ağaç ile böylece sözleştik. Resulullah (sav) Peygamberliğini açıklayınca, ağaçtan:

“-Ey Ebu Kuhafe’nin oğlu! Sana müjde olsun söylediğim peygamber zuhur etti. Acele et O’nun dinine önce senin girmen lazımdır.”dedi. Böyle bir olayın başından geçtiği kişi Ebu Kuhafe’nin oğlu Hz. Ebu Bekir’dir. O dürüstlük abidesi, cömert, güzel huylu, mütevazı, Kur’an ahlakını yaşamada gösterdiği titizlikle sahabeler arasında ön plana çıkan, vakitli vakitsiz konuşmamak için ağzına küçük taş koyan, güvenilir ve en önemlisi de Allah Resulü’nün dostudur.

O kadar iyi dostlardı ki müşrikler Peygamber Efendimizi öldürmek istedikleri için Müslümanları Medine’ye gönderir ve Hz Ebu Bekir kendisini de Medine’ye göndermediği için üzülür. Peygamber Efendimiz de “Üzülme Ebu Bekir ben seni kendime yol arkadaşı seçtim.”der. Ve birlikte yola çıkarlar. Müşriklerin izlerini bulamamaları ve Resulullah’ı (sav) korumak için sağa, sola, öne ve arkaya geçer. ”Ya Ebu Bekir! Niçin ıstırap çekiyorsun, kendin için mi korkuyorsun?” diye buyurunca: “Hayır öyle bir şey düşünmüyorum, sizin bir kılınıza bile zarar gelmesini istemiyorum” der. Resulullah (sav): “Üzülme, Allah ü Teala bizimle beraberdir.”buyurdular. Mağaraya gelmişlerdi. Peygamber Efendimiz yorulduğu için Hz Ebu Bekir’in dizine yatmıştır. Bu sırada Hz Ebu Bekir bir yılanın delikten kafasını çıkarttığını görür ve elbisesinden parçalar kopartarak delikleri tıkar. Son bir delik kalır ve yılan oradan da başını çıkartır bu deliği kapatabileceği hiç bir elbise parçası kalmamıştır. Ve deliği ayağıyla kapatır. Yılan da Hz Ebu Bekir’in ayağını ısırır Peygamber Efendimiz uyanmasın diye canın acıdığını belli etmemeye çalışır ama gözlerinden dökülen yaşlar buna engel olur. Peygamber Efendimiz kalkıp “Ne oldu?”diye sorar. Hz Ebu Bekir’de yılan deliğini ayağıyla kapatınca ısırdığını söyler. Hz Muhammed’de: “Ey yılan! Benim mağara arkadaşıma, sırdaşıma eziyet etmeye, Allah ü Teâlâ’dan korkmuyor musun?”dediği zaman, yılan da: “Ben sizi görmek için defalarca başımı çıkarttım ama Hz. Ebu Bekir buna engel oldu. Bende buna karşılık ayağını ısırmak zorunda kaldım.”der. Hz. Ebu Bekir’in yarasına Mübarek tükürüğünden sürer ve yara iyileşir. İşte Hz. Ebu Bekir bu kadar iyi ve düşünceli dosttur.

Artık Mekke Medine ve diğer Arabistan yarımadasında ıssızlık çökmüştü. Yıl 632, herkes sessiz hüzünlü, mutsuz, sanki hayatlarının hayat damarı kopmuş gibiydi. Böyle bir zamanda Müslümanlara önderlik edecek onlara yardımcı olacak birisi lazımdı O kişi kimdi, O kişi Hz. Ebu Bekir’ di. Peygamber Efendimizin vefatıyla Hz. Ebu Bekir halifeliğe başlamıştı. Halifeliği kısa bir zaman sürmesine rağmen büyük işler başarmıştır. Örneğin yalancı peygamberlerle savaşmış, bazı yerlere seferler düzenleyerek onların ibadetlerindeki eksiklikleri düzeltmiştir. En önemlisi de Kuran – ı Kerim’i kitap haline getirmiştir. Bu işleri yaptıktan sonra ateşli bir hastalığa yakalanarak yatağa düşmüştür. Ardından vefat etmiştir. Vasiyeti gereği peygamber efendimizin yanına gömülmüştür.

Yorum Yaz