Bîrûnî (4 Eylül 973 – 13 Aralık 1048, 1061?), Fars kökenli İslam bilgini. Tam adı Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el-Birûnî(Farsça: بیرونی , Arapça: ابو الريحان محمد بن احمد البيروني) dir. Batı dillerinde adı Alberuni veya Aliboron olarak geçer. Gökbilim, matematik,doğa bilimleri, coğrafya ve tarih alanındaki çalışmalarıyla tanınır.
Hayatı
Bîrûnî, Merkezî Asya’da tarihi bir bölge olan Harezm’de doğdu. Küçük yaşta babasını kaybetti. Harizmşahlar tarafından korundu, sarayda matematik ve astronomi eğitimi aldı. Buradaki hocaları İbn-i Irak ve Abdussamed bin Hakîm’dir. Bu dönemde daha 17 yaşındayken ilk kitabını yazdı. Harizmşah Devleti Me’mûnîler tarafından alınınca Bîrûnî de İran’a giderek bir süre burada yaşadı. Daha sonra ise Ziyârîler tarafından korunmaya başlandı. El Âsâr’ul Bâkiye adlı kitabını Ziyârîlerin sarayında yazmıştır. İki yıl da burada çalıştıktan sonra memleketine geri döndü ve Ebu’l Vefâ ile gök bilimi üzerine çalışmaya başladı.
1017’de Gazneli Mahmut, Harezm Devleti’ni yıkınca Bîrûnî de Gazni şehrine gelerek burada Gazneliler’in himayesine girdi. Sarayda büyük itibar gördü ve Gazneli Mahmut’un Hindistan seferine katıldı. Burada Hint bilim adamlarının dikkatini çekti ve Hint ülkesi alınınca da Nendene şehrine yerleşerek bilimsel çalışmalarına burada devam etti. Sanskritçeyi öğrenerek Hint toplumunun yaşamı ve kültürü üzerine çalıştı.
Buradan tekrar Gazni şehrine döndü ve yaşamının geri kalan kısmını bu şehirde tamamladı. Bu dönem Bîrûnî’nin en verimli zamanı sayılmaktadır.Uzun zamandır hazırladığı Tahdîdu Nihâyet’il Emâkin adlı eserini bu döneme denk gelen 1025 yılında yayınladı. Astronomi üzerine yazdığı Kanûn-i Mes’ûdî adlı eserini Gazneli Mahmud’un oğlu Sultan Mesud’a ithaf etmiştir. Biruni 13 Aralık 1048 yılında vefat etmiştir.
Kişiliği
El Birûni, astronomi üzerine yaptığı en iyi çalışmayı Gazneli Mahmut’un oğlu Mesut’a sundu. Sultan Mesut da bunun üzerine kendisine bir fil yükü gümüşü hediye edince, “Bu armağan beni baştan çıkarır, bilimden uzaklaştırır.” diyerek bu hediyeyi geri çevirdi. Aslında Birûni eczacılıkta uygulamalı eğitime, kitaplardan çok daha fazla önem vermiştir. Birûni, elle tutarak ve gözlemleyerek veri toplamanın insana, kitap okumaktan çok daha fazla yarar sağladığına inanmış ve bunu uygulamıştır. Gerçek bir bilim anlayışına sahip olan Birûni, ırk kavramına da önem vermezdi. Başka bir halkın ileri kültüründen derin bir saygıyla söz ederdi. Aynı şekilde dinler ve düşünceler konusundaki anlatımı sırasında o dinler hakkında itiraz veya eleştiride bulunmadığı gibi, o dindeki deyimleri aynen kullanmasıyla da dikkat çekmektedir. Sanskrit dilinden Arapça’ya çevirdiği Potancali adlı kitabının önsözünde “İnsanların düşünceleri türlü türlüdür, dünyadaki gelişmişlik ve esenlik de bu farklılığa dayanır.” şeklinde yazmıştır.
Çalışmaları
Çok yönlü bir bilim adamı olan El Bîrûnî, ilk öğrenimini Yunan bir bilginden aldı. Tanınmış ve seçkin bir aileden gelen Harezmli matematikçi ve gökbilimci Ebu Nasr Mansurtarafından kollanan El Bîrûnî, ilk çalışmalarını bu alimin yanında yaptı. İlk eseri, “Asar-ül Bakiye”dir.
El-Bîrûnî’nin eserlerinin sayısı yüz seksen civarındadır. Yetmiş adet astronomi ve yirmi adet de matematik kitabı bulunmaktadır. Tıp, biyoloji, bitkiler, madenler, hayvanlar ve yararlı otlar üzerinde bir dizin oluşturmuştur. Ancak bu eserlerden sadece yirmi yedisi günümüze kadar gelebilmiştir. Özellikle Bîrûnî’nin eserlerinin Ortaçağ’da Latince’ye çevrilmemiş olması, kitaplarının ağır bir dille yazılmış olmasının bir sonucudur. Ancak Bîrûnî kendisinin de dediği gibi, yapıtlarını sıradan insanlar için değil bilginler için yazmaktaydı.
Yine Harezmi “Zîci’nin Temelleri” adlı yapıtının 12. yüzyılda Abraham ben Ezra tarafından İbranice’ye çevrildiği bilinmektedir. Batı’nın Birûni ilgisi ise 1870’lerde başladı. O günden bugüne Birûni eserlerinin bazılarının tamamı veya bir kısmı Almanca ve İngilizce’ye çevrildi.
Mektuplarından, Bîrûnî’nin Aristo’yu bildiği anlaşılır. İbn Sînâ gibi önemli bilginlerle beraber çalışan Bîrûnî, Hindistan’a birçok kez gitti. Bu nedenle Hindistan’ı konu alan bir kitap yazdı. Onun bu kitabı birkaç dile çevrildi. Birkaç dile çevirilen bu kitap çoğu bilgine örnek oldu. Birûni’nin bir tane de romanı vardır.
Matematik
Bîrûnî’nin matematikçi yönü, en çok bilinen yönüdür. Yaşadığı yüzyılın en büyük matematikçisi olan Bîrûnî, trigonometrik fonksiyonlarda yarıçapın bir birim olarak kabul edilmesini öneren ilk kişi olupsinüs ve kosinüs gibi fonksiyonlara sekant, kosekant ve kotanjant fonksiyonlarını ilave etmiştir. Bîrûnî’nin bu yönü Batı Dünyası tarafından ancak iki asır sonra keşfedilip kullanılabilmiştir.
Bîrûnî’nin trigonometriyi kullanarak bir dağın yüksekliğini ölçtüğü, sonra da yükseltisini bildiği bu noktadan ufuk alçalması açısının ölçülmesi yoluyla meridyen yayı uzunluğunu hesaplaması da geometri açısından önemli bir çalışmasıdır. Meridyen yayı uzunluğunun ilk kez Bîrûnî tarafından bu yöntemle bulunması yaygın bir kanıdır. Ancak Bîrûnî bu yöntemi başka bir bilginden aldığını belirtmiştir.
Astronomi
Bîrûnî’nin astronomi alanında yaptığı çalışmaların başında Sultan Mesut’a 1010’da sunduğu “Mesudî fi’l Heyeti ve’n-Nücum” adlı yapıtı gelmektedir. Bu yapıt günümüze gelmiş olup bu konuda yaptığı çalışmalarının bir kısmı kayıptır. Kanun adlı eserinde Aristo ve Batlamyus’un görüşlerini tartışma konusu yaparak Dünya’nın kendi ekseninde dönüyor olma olasılığı üzerinde durması bilim tarihi açısından önemlidir. Ancak bu konuda kesin bir sonuca varamadığı varsayılan Bîrûnî’nin günümüze değin bu konuda bir eseri ulaşmamıştır.
“Nihâyâtü’l-Emâkin” (Türkçe: Mekânların Sonları) adlı yapıtı, coğrafyadan, jeoloji ve jeodeziye kadar bir dizi konudaki yazılarını içerir. Sultan Mesut’a sunduğu “el-Kanunü’l-Mesudi”, Bîrûnî’nin astronomi alanındaki en önemli yapıtıdır. Bilim tarihçilerine göre o, Kopernik’le başlayan çağdaş astronominin temellerini atmıştır.
Ayrıca gerilim düzleminin gök apsisine göre eğikliğini de (enlem eğikliği) Kas, Gürgenç ve Gazne’de yaptığı çeşitli hesaplamalarla aslına çok uzak değerlerde bulmuştur. Ayrıca birçok elementli ve bileşikli hesaplayabilmiştir. Boylamın belirlenmesi gerilimininkine nazaran daha zor olduğundan Bîrûnî, iki nokta arasındaki boylam farkını enleme ve aradaki toplam uzaklığa dayanan bir formülle hesaplama yoluna gitmiş, ölçme ve gözlemlerinde hata payını en aza indirgemek için uğraşmıştır. Bunun yanında gözlem aletlerinin boyutunu büyütmek yerine onları çapraz çizgilere bölmeleyerek duyarlılığı arttıracağını keşfederek verniye ilkesinin temellerini atmıştır. Aşağıda ekliptik eğimin değerini bulan bazı bilim adamlarının ortaya attığı sayı değerleri bulunmaktadır:
Diğer bilimler
Bîrûnî, “Kitâbü’l-Camahir fi Mârifeti’l-Cevâhir” (Türkçe: Cevherlerin özellikleri üstüne) adlı yapıtında 23 katı maddenin ve altı sıvının özgül ağırlıklarını bugünkü değerlerine çok yakın olarak saptamıştır. Aynı şekilde Hint tarihi hakkında da kitap yazan Bîrûnî, Hintlerin inandığı boş inançları, inanışlarını, yaşam biçimlerini ve gelenek-görenekleri çok ayrıntılı olarak anlatmış, bunu yaparken tamamen tarafsız ve önyargılardan uzak davranmıştır.
Tıp alanında da birçok eser veren Birûni, döneminde bir kadını sezaryenle doğum yaptırmayı başarmıştır. Şifalı otlar ve birtakım ilaçlar üzerine yazdığı “Kitabu’s Saydane”, Birûni’nin son yapıtı olmakla beraber 1050’de yazılmıştır. Bu kitapta üç bin kadar bitkinin neye yaradığını ve nasıl kullanıldığı yazmaktadır. İlaçların yanında o bitkinin Arapça,Farsça, Yunanca, Sanskritçe ve Türkçe gibi başka dillerdeki adının yer alması etimolojik açısından çok önemli bir gelişmedir.
Bilimsel bakış açısı olarak İbn Sînâ’nın Aristo tarzı düşüncesine karşı çıkan Bîrûnî, tek tanrı inancını benimseyerek Evren’in bir başlangıcının olduğunu, öncesiz bir Evren’in tanrının gereksiz sayılması demek olduğunu savunmuştur. İbn Sînâ’nın bu tarz yaklaşımına sürekli karşı çıkan Bîrûnî’nin İbn Sînâ ile yazışırken yaptığı tartışmalardan bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır.
Öte yandan Bîrûnî, astroloji gibi bilim sayılmayan bir konuyla da ilgilenmiş ve “Kitâbu’t Tefhim fî Evâili Sanaati’t-Tencîm” adında bir astroloji eseri yazmıştır. Ancak simya, efsun,büyü gibi diğer akıl dışı alanlar üzerinde çalışmadığı gibi bunlara karşı çıkmıştır. Bunun yanında Bîrûnî, devletlerin tarihlerini incelerken ekonomik nedenleri araştırarak devletlerin ilişkilerinin altında dînî nedenler aranmasının yanlış olduğunu öne sürmüştür.
Batı’da “Aliboron” adıyla bilinen Bîrûnî’nin yapıtları birçok Batı diline çevrilmiştir. Bîrûnî, hiçbir eserinde tek bir bilime veya konuya bağlı kalmadan bilimi tek bir bütün olarak gören bir ansiklopedisttir.
Eserleri
Bîrûnî’nin onlarca yapıtı arasında en çok bilinenleri aşağıdaki gibidir:
- El-Âsâr’il-Bâkiye an’il-Kurûni’i-Hâli-ye
- El-Kanûn’ül-Mes’ûdî
- Kitâb’üt-Tahkîk Mâ li’l-Hind
- Tahdîd’ü Nihâyeti’l-Emâkin li Tas-hîh-i Mesâfet’il-Mesâkin
- Kitâbü’l-Cemâhir fî Mâ’rifet-i Cevâ-hir
- Kitâbü’t-Tefhîm fî Evâili Sıbaâti’t-Tencîm
- Kitâbü’s-Saydele fî Tıp
Kalıt
Bîrûnî, günümüzde en bilinen İslâm bilginlerinden biridir. Tüm Dünya’daki çeşitli ülkelerde Bîrûnî’yi anmak için sempozyumlar, kongreler düzenlendi, pullar bastırıldı. Türk Tarih Kurumu 68. sayısını “Bîrûnî’ye Armağan” adıyla Bîrûnî‘ye tahsis etti. 1973 yılında Türkiye’de basılan pullar arasında Bîrûnî’ye de yer verildi. UNESCO’nun 25 dilde çıkardığı Conrier Dergisi 1974 Haziran sayısını Bîrûnî’ye ayırdı. Kapak fotoğrafının altına, “1000 yıl önce Orta Asya’da yaşayan evrensel dâhî Bîrûnî; Astronom, Tarihçi, Botanikçi, Eczacılık uzmanı Jeolog, Şair, Mütefekkir, Matematikçi, Coğrafyacı ve Hümanist” diye yazılarak tanıtıldı. Bîrûnî’ye ait bir minyatür, İstanbul’daki Topkapı Müzesi’nde bulunmaktadır.