Ancak Seçilmiş İnsanlar Sorumludur

0
Halim Selvi - Ölçme ve Değerlendirme

Halim Selvi – Ölçme ve Değerlendirme

ANCAK SEÇİLMİŞ İNSANLAR SORUMLUDUR!

Emin olun, bizi meyus eden felâketler.
Vazife hissine bigânelik belası bütün.
Küçük, büyük “ne vazifem!“ desin de iş yürütün! O hâle geldi ki mihnet vazifesizlikten:
Vazife hissi de kâfi değil, bugün, cidden.
Evet, onun daha fevkinde ihtiyaç artık…
O ihtiyaç ise: Milletçe bir fedakarlık..

Doğruluk ve sorumluluk sahibi kimse lider olmaya layıktır: der Cicero. Seçilmişlik doğru olanlara bahşedilmiş bir kısmettir, İnsan olmanın anlamını bilen, gereğini yerine getirecek sorumluluk bilincine sahip olmak..Evde saygılı,işte ciddi, ilişkilerde sadakatli. Yani erdemli bir insan olmak. Ahlaklı olmak yetmez! Yaptığı ahlâkî örüntünün bilgisine sahip olmalı. Aslında anlatmak istediğimizi Mevlana tek cümleyle özetlemiş:’ Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.’ Bilgi sahibi insan, bilmiyor olandan her haliyle farklıdır. Davranışıyla, oturuşuyla, kalkışıyla, konuşmasıyla vs. Bunlar o kişide görünen farklılıklardır. Konfüçyüs insanı evrenselleşmeye götüren beş özelliği sayar: Saygı, yüce gönüllülük, doğruculuk, keskinlik (duyarlık) ve eti açıklık. Erdemin nasıl gerçekleşeceği içinde bulunduğu kültüre aittir, ama erdemin kendisi tüm zamanlara, tüm coğrafyalara aittir. Demek ki sorumlu ve doğru insanı ararken mucizeden çok çabaya inanmaktan başka yol yok. İstemek ve inanmak yetmez bunun yanında çalışmak ve hizmet etmek gerekir. Hizmet bilinci olmaz ise ne sorumluluk ve ne de gönül işlerinden bahsedemeyiz. Şunu da biliriz ki gönül insanı doğru düşünceye yapışmıştır. Doğru düşündüğüne inanan kişi ise yanlış fikirlerle savaşmak zorunda kalır. Yunus Emre tamda burada ‘Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen’ der. Baştan beridir iki değer erdeminden (Sorumluluk ve Doğruluk) bahsediyorum. Bu iki vazgeçilmez değeri kapsayan İstiklal Marşımızın şairi M. Akif ERSOY’UN bir anısını sizlerle paylaşmak istiyorum. Merhum söze ve sorumluluğa büyük önem verir, hatta o kadar önem verirdi ki. söz verdiği halde sözünde durmayan bir arkadaşıyla altı ay konuşmamıştı. Hikâye şöyledir: İstanbul Vamkö/de oturan bir ahbabı ile öğleden bir saat önce buluşmak için sözleştiklerinde Ogün yağmurlu, fırtınalı bir gün olup her tarafı sel bastığı hakte M. Akif, bin bir güçlükle sırılsıklam bir vaziyette söz verdiği yere vaktinde gelmiş fakat arkadaşını bulamayınca çekip gitmişti. Ertesi gün özür dilemek için gelen arkadaşını dinlemeyerek şöyle söylemiştir: ‘Bir söz. ya ölüm ya da ona yakın bir felaketle yerine getirilmezse mazur görülebilir. ‘Söz vermek, ancak yerine getirildiği zaman anlam kazanır. Söz vermek, onu yerine getirme sorumluluğunu da yüklenmektir. Erdemli olan davranış, söz vermek değil sorumluluk duygusuyla o sözü yerine getirmektir.

Değerli dostlar, kendisine verilen sorumlulukları alarak cesur davranan insan, saygı, güven, destek kazanır ve kendisini de başarıya taşıyan basamakları tırmanır, insanlar sorumluluklarını yerine getirdikleri her sözle, itibar ve başarıda üst sıralara çıkarlar. Doğruluk ise. hem davranış, hem söz ve hem de düşüncelerde olur. Doğruluk, gelişmiş bir toplumun merkezinde bulunması gereken bir erdemdir. Doğruluk, insanın kendisiyle ve çevresiyle olan ilişkilerinde her şeyi yerli yerine oturtmasıdır. Yalancılık ve sapkınlığın zıddı olan güzel bir özelliktir. Doğruluk, insanın bütün iş ve davranışlarında samimi olması, sözleriyle hareketlerinin uyum içinde bulunması, içinde yalan, hile ve sahtekârlığın bulunmadığı söz ve davranışlardır. Seneca’Uzun yaşamak için değil, doğru yaşamak için çalışıp çabalamalıyız’ der. Sadi ne kadarda yerinde söyler! ‘Doğru söyleyip zincire vurulmak, yalan söyleyerek zincirden kurtulmaktan iyidir’ der. Bana göre doğruluk, kalplerimizin tercümanı, niyetlerimizin en gerçek anlatımıdır. Doğruluğun zıddı yalandır. Yalan, insanı kötülüklere, kötülükler cehenneme sürükler. Tagore’nin sözüne kulak verelinr’Doğruoimayan yol. yol kalabalık bileolsa ıssızdır.’

Yazımda anlatmaya çalıştığım her iti kapsamlı değer, sağlıklı bir toplum yapısının da temel taşlarını oluşturur. Ancak seçilmiş insanlar sorumludurlar. Hz. Lokman’a:’Senibu dereceye yükselten şey nedir?*dediklerinde. Oda: ‘Doğru konuşmak, emaneti yerine vermek ve boş şeylerden uzak kalmakla’ cevabını vermiştir, insanın hayatında ilerleme kaydetmesinde, toplum içinde statüsünün artmasında, ilişkilerinin iyi bir düzeyde olmasında, kişisel gelişiminde ve ahiret hayatında insana fayda sağlayacak, onu yüceltecek erdemlerdir.

Yorum Yaz