Abdullâtif el-Bağdadi (1162-1231), Muvaffakuddin olarak da anılan ünlü hekim ve filozof.
Tam adı Muvaffakuddîn Abdüllatîf b. Yusuf b. Muhammed b. Ali el Bağdadi ‘dir. Kısa boylu, zayıf, nahif bir bünyeye sahip olduğundan, “İbn Nokta ve Keçecizâde” anlamına gelen İbn Lebbâd künyeleriyle de anılır. Aslen Musullu, kültürlü bir aileye mensuptur. Babası Yusuf ve amcası Süleyman’ın dinî ve aklî ilimlerde otorite oldukları bilinmektedir.Çağdaşı olan İbn Ebu Usaybia’nın “Uyunü’l-enba” adlı eserinde yer alan otobiyografisine göre, Çok küçük yaşta, “oyun zevkini dahi tatmadan” tahsile başladı.Kur’an-ı Kerim’i ezberledikten sonra, başta hadis ve fıkıh olmak üzere, dil ve edebiyat alanlarında temel sayılan metinleri okuyarak icazet aldı. Daha sonra bilgi ve görgüsünü artırmak gayesiyle o devrin belli başlı ilim ve kültür merkezlerini dolaştı; gittiği her yerde ilimle meşgul oldu. İlmî sohbetlere ve münazaralara katıldı.
Klâsik kaynaklarda, ona ait eserlerin geniş bir listesi yer almaktadır. Tıp, felsefe ve mantık alanları başta olmak üzere, 160’tan fazla eseri vardır, bunların elli üçü tıp vefarmakoloji, dördü zooloji, dördü botanik, yirmisi mantık, on sekizi felsefe, on üçü nahiv, sekizi hadis, ikisi tefsir, ikisi fıkıh, ikisi kelâm, onu metodoloji ve tarih, dördü de ahlak vesiyaset konularında kaleme alınmıştır. Geri kalanlar ise dil, edebi tenkit, matematik, seyahat hatıraları, mineraloji gibi çok değişik ve farklı konulardadır. Kaynakların verdiği bu listeden günümüze kadar ulaşanların sayısı ise ancak birkaç eserden ibarettir.
Bunların içinde onun Batı’da ve İslam aleminde bilinen en meşhur eseri, el-ifâde ve’l-i ‘tibar’dır. Mısır’da bulunduğu sırada kaleme aldığı hacim bakımından küçük, fakat muhteva açısından çok zengin olan bu eser, o dönemdeki Mısır’ın coğrafi, topoğrafik, sosyal ve iktisadi durumu hakkında oldukça değerli bilgiler vermektedir. Eser, XVIII. yüzyıl başlarından itibaren Batı dünyasında da tanınmış, Lâtince, Almanca ve Fransızca’ya tercüme edilmiştir. Müellifin beş duyuyu tıp açısından inceleyen iki makalesi, Makaletan Fi’l-havas ile şeker hastalığı hakkındaki eseri, Risale fı’l-maraz-el-müsemma diyabitis adıyla neşredilmiştir.
Şeker hastalığı konusunda her ne kadar Çinli hekim Li Hsuan VII. Yüzyılda ilk araştırmayı yapmışsa da, bu hastalığın karaciğere bağlı bir rahatsızlık olduğunu ilk olarak tespit eden Abdüllatîf el Bağdadi’dir.
Hayatı hakkında fazla bir bilgi yoktur. Özellikle anatomi konusundaki çalışmalarıyla tanınmıştır. el-İfade ve’l-İtibar isimli eseri 1788 senesinde Batı dillerine çevrilmiştir. AyrıcaMakalatün fi’l-Havas isminde beş duyu organını konu alan bir eseri de mevcuttur.
Bir filozof olarak Abdullatif el-Bağdadi hiçbir felsefi ekole bağlanmamıştır. Tenkitçi ve şüpheci bir düşünür olarak tanınan el-Bağdadi felsefeyi İbn-i Sina ve Gazali’nin eserleriyle tanımıştı. Kısa bir süre Farabi’nin mantık eserlerini şerh etmiş, daha sonraları Sühreverdi ve İbn Meymun’un düşüncelerindeki zayıf yönleri tartışmıştır.
Tenkitleriyle tanınan filozof bir ekol veya büyük bir etki yaratmamıştır.