Nefsi Yenmek ve Şeytana Karşı Koymak

0

Aklı başında olan kimsenin, nefsin azgın arzularını açlıkla sindirmesi gerekir. Çünkü Allah’ın (C.C.) düşmanını (nefsin azgın arzularını) ancak açlıklar gemleyebilir. Nefsin azgın arzuları, yemek ve içmek şeytanın vasıtalarıdır. Nitekim Peygamberimiz (S.A.S.) şöyle buyurur: “Şeytan, insan vücudunda kan damarları yolu ile dolaşır, Binan- aleyh siz onun dolaşım yolunu açlıkla daraltınız. Kıyamet günü, insanların Allah’a en yakın olanı, en uzun müddet aç ve susuz kalanıdır.”

İnsanoğlu hesabına en büyük tehlike kaynağı, midenin doyumsuz arzularıdır. Hz. Âdem (a.s.) ile Havva’nın huzur ve istikrar yurdundan (cennetten) çıkarılarak ayrılık, hasret ve yokluk diyarına (dünyaya) gönderilmelerinin sebebi de budur.

Bilindiği gibi bir ağaç meyvesinden yemek, kendilerine Allah tarafından yasaklandığı halde azgın arzularına yenilerek söz konusu ağacın meyvesinden yediler de çırılçıplak kalıverdiler.

Tahkike göre, mide, aşırı arzuların kaynağıdır. Hikmet ehlinden biri der ki: “Nefsinin kontrolü altına giren kimse, onun azgın arzularından hoşlanmaya mahkûm olmuş, onun zindanında tutuklanmış ve kalbini faydalı şeylerden mahrum etmiş olur. Vücut azaları toprağını azgın arzularla sulayanlar, kalplerinde pişmanlık ağacı dikmiş olurlar.”

Ulu Allah (C.C.) canlıları üç türlü yaratmıştır: Melekleri akıllı; fakat isteksiz yaratmıştır. Hayvanları azgın isteklerle donatmış ancak onların yapısına akıl katmamıştır. İnsanoğlu ise akıl ve arzuları yapısına bir arada katılarak yaratılmıştır. Buna göre aklını azgın arzularının kontrolüne veren kimse hayvanlardan aşağıdır, bunun tersine azgın arzularını aklının kontrolü altında tutan kimse de meleklerden üstündür.

Peygamberimiz (s.a.v) de bu konuda şöyle buyurur: “En faziletli cihat, nefse karşı verilen cihattır.” Nitekim sahabeler (Allah onlardan razı olsun) kâfirlere karşı verilen bir savaştan dönünce “Küçük cihattan büyük cihada döndük.” derlerdi.

Nefse, şeytana ve azgın isteklere karşı verilen cihada «büyük cihat» ismini vermelerinin sebebi şudur: Nefse ve azgın arzulara karşı verilen cihat aralıksızdır, oysa kâfire karşı ara sıra savaş verilir. Öte yandan cephe savaşçısı düşmanını görür, fakat şeytan görünmez, görünür düşmana karşı cihat vermek, görünmez düşmanla cihat etmekten daha kolaydır. Bir de şeytana karşı savaşırken onun, senin nefsinde bir destekçisi vardır, bu destekçi nefsin azgın arzularıdır, oysaki kâfirlerle yapılan savaşta onların senin nefsinde öyle bir yardımcıları yoktur, bu yüzden şeytana karşı verilen cihat daha çetindir.

Savaşta kâfir öldürürsen zafer ve ganimet elde edersin, kâfir seni öldürürse şehitlik rütbesi ile cennet kazanırsın. Hâlbuki şeytanı öldüremezsin, ama eğer o seni öldürecek olursa Allah’ın cezasına çarpılırsın.

 

İmam Gazali Kalplerin Keşfi
Derleyen: Melih Can KUYUCU
Enderun Liseleri FL 10-A

Yorum Yaz